En basit ifadeyle SERA'NIN tanımını BURADA yapmıştık. Cam veya plastik örtü ile kaplanmış yapay iklimlendirme alanlarına sera denir. Yapay iklimlendirme derken bitkilerin ihtiyacı olan iklim şartlarının yaz kış bitkinin ihtiyacına göre ayarlanabilmesi kastedilmektedir. Bu noktada jeotermal seracılık yani jeotermal enerjiyle ısınan sera tesisleri özellikle kışın soğuk geçtiği bölgelerde örtü altı yetiştiriciliğini mümkün kılmaktadır.
Özellikle 70 ile 100 derece sıcak suya sahip kaynaklar bakımından Marmara ve Ege bölgelerinin önemli bölümü, İç Anadolu Bölgesi'nin bir kısmı ilk sırada gelirken, Marmara, İç Anadolu ve Doğu Anadolu bölgeleri 50-69 derece sıcaklıktaki suyla önemli yer tutuyor.

Termal su, turizm, konut ısıtma, sera, endüstri ve havalandırma gibi değişik alanlarda kullanılabiliyor. Dünyada jeotermal enerjinin yüzde 33'ünün ısı pompalarında, yüzde 13'ünün alan ısıtmada, yüzde 15'inin kaplıcalarda, yüzde 13'ünün balık çiftliklerinde, yüzde 12'sinin seracılıkta ve geri kalanının diğer alanlarda kullanıldığı tahmin ediliyor.

Termal suyun özellikle seracılıkta kullanımı dünyada giderek artarken, Türkiye'de de benzer ivmeyle yükseliş gösteriyor. Türkiye'de jeotermal sera alanı son 10 yılda 5 kat artışla 2 bin 500 dekara, üretim ise 35 bin tona ulaştı. Verilen destekler ve ülkenin termal potansiyeline göre jeotermal örtü altı üretimin 5 yıl içinde 10 bin dekar sevilerine ulaşması bekleniyor.

Jeotermal seracılık faaliyetleri ağırlıklı olarak, Denizli (Sarayköy), İzmir (Bergama, Dikili, Balçova, Seferihisar), Kütahya (Simav, Gediz), Şanlıurfa (Karaali), Manisa (Alaşehir, Kula), Afyonkarahisar (Sandıklı), Aydın, Antalya, Yozgat ve Çanakkale'de sürdürülüyor.